19 Ocak 2011 Çarşamba

~“Anti-Trend”, Trend Karşıtlığı~


Gençler artık kendi kimliklerini, giydikleri ayakkabıdan çektikleri fotoğraflara kadar bireysel yorumlarıyla ifade etmeye çalışmaktadırlar.

Trend Kavramı oldukça güncel bir olgu haline geldiği için anti-trend yaklaşımlardan da bahsetmek mümkündür. Trendleri umursamadan, sadece bireylere yönelen, trend dışı çözümler arayanlar ve bunların takipçisi olan özgür, ayırt edilebilecek tarzlara sahip olmak isteyen gruplar, toplum içinde tabii ki mevcuttur. Ayrıca beraberlerinde getirdikleri, “acaba trendsizlik de bir trend olabilir mi?” sorusu, tüm bu kalıplaşmalara ve dayatılan formsal düzene bir şekilde karşı olmak ve farklılaşarak herkesin kendine göre yorumlar katması, anti-trend bir anlayış olarak görülebilmektedir.1Ancak bu yönelimler  toplumun belirli bir kesiminde oluşan genel yaklaşımlar oldukları için, trend analizcileri ve toplum bilimcileri tarafından yine yükselen bir eğilim  “trendsizlik trendi” olarak da nitelendirilmektedirler.

"Gelişen eğilimler doğrultusunda gündelik hayatlar ve tasarım kimlikleri, altındaki oluşumları direkt olarak etkileyecektir. Çünkü toplumun genel yapısında gözlemlenebilecek eğilimlere karşı duruş dahi, trendlerin etkisinde olacaktır. Dışında durulmaya çalışılan bu kavramsal yapılar ve getirmiş oldukları, her alanı etkileyecek belirteçler olacak iseler, konu hakkında herkesten çok bilgi sahibi olmamamız gerekecektir." 2  


     “Trendler Trendler” diye anlattığımız hiçbir şey zorla yaratılmaya çalışılan şeyler değil aslında, hayatın ta kendileri. Hayatın içindeki ikilemleri ve çelişkileri barındırmaları da bu yüzden çok normal” 3
                                                                      Barbara Kennington

Trend karşıtlığının temelinde, toplum içinde oluşan kalıplaşmalar haline gelen yapılara bir tepki mevcuttur. Buna, bir anlamda genelleşen ve yaratılan kimlik sorununu aşmak için her şeye kendine ait detaylar katmak da denebilmektedir. En güzel örnek; Japonya’daki gençlerin, mesaj yollarken metni yazmak yerine, mesajı kendi el yazılarıyla bir kağıda yazdıktan sonra bunun MMS’le çektikleri fotoğraflarını yollamalarıdır. Burada asıl yapılan, genel olan bir kullanım şeklini alarak, onu kişisel hale getirmektir bir anlamda. İlginç olan da, yine toplumun içinde görülen paralel hareketler oldukları için, yaygın olandan sıkılarak gösterilen tüm bu davranışlar bir trendsizlik gibi görülse de, toplum bilimcileri ve trend analizcileri tarafından “sıkılmak trendi” olarak adlandırılmaktadır.


Kişisel ve kurumsal kimlik ile özel ve seri üretim arasındaki ilişkiyi sorgulayan, davranış kalıplarına toplum içinde özellikle gençler arasında sıkça rastlanmaktadır.

Gençlerin, kendi fikirlerini ve bireysel tarzlarını yaratma isteklerinin araştırmacılar tarafından bildirilmesinin ardından, pek çok firma ürünlerini farklı metotlarla kişiselleştirmeye uygun hale getirebilecek tasarım detaylarıyla birlikte düşünmeye başlamışlardır.

Factum Graffiti

Factum Graffiti’nin geri dönüştürülmüş kağıtlardan üretilmiş, boş yüzeyleri sahipleri tarafından diledikleri şekil ve desenlerle doldurulabilen sandalye tasarımına, boş yüzeylerin renklendirilmesi için, siyah, mavi, kırmızı ve yeşil renkli keçeli kalemler de eklenmiştir.
 
Adidas Adicolor W1

Gençlerin eğilimlerini en iyi takip eden markalardan Adidas, ilk olarak 1983 senesinde ürettiği tek beyaz renkli Adicolor W1 ayakkabısını yeniden piyasaya sürdü ama bu sefer yeni bir fikirle, ayakkabılarınızı kendiniz boyayabiliyorsunuz. Set olarak hazırlanmış paketin içinde 6 farklı renk boya, fırça, palet ve özel macun mevcuttur.

“dry-erase board” (yazı tahtası) buzdolapları, Consul



Consul tasarımı dry-erase board (yazı tahtası) buzdolapları, yazılıp-silinebilir yüzeylerine çizimler yapabilmektedir.



Tasarımlarıyla ve açıklamalarıyla daima dikkat çeken ve hiçbir akımın ya da yargının onu ilgilendirmediğini, sadece kişisel arayışları ve heyecanlarıyla tasarım yaptığını ifade eden Ron Arad ilk akla gelen tasarımcılardan. Kendini ve tasarımlarını şöyle ifade ediyor, “yaptığım bazı şeyler fonksiyonelliğe yönelik. Fakat ben öncelikle form ve şekle önem veririm, benim için fonksiyonellik daima bunlardan sonra gelir. Ben insanların bu nesneleri kullanıp kullanmamalarına bakmıyorum. Kullandığım malzemeyle, yarattığım formla ben keşfettiğim biçimsel süreçten zevk alıyorum. Bu durumda fonksiyonsa sadece bir mazeret olmakla kalıyor. Yaptığım şeylerin tasarım mı yoksa heykel mi olduğu tartışmalarıyla da ilgilenmiyorum. ”Bence herhangi bir obje için değerlendirme kriteri sadece ilginç, sıkıcı veya heyecan verici olması.” 32
                         Ron Arad “MT3”           Karim Rashid, İstanbul siluetli “Morphescape’”

İki renkli plastik polimerin dönel kalıplanmasıyla yapılan MT3 yumuşak, dolambaçlı ve vücudu kavrayan, üç farklı renk seçeneğine sahip, bir oturma elemanıdır.                 
Karim Rashid de “kesinlikle tahmin edilmemeyi tercih ederim. Tasarımda bir stile ya da akıma takılmam, ben zor olanı seçtim” diyerek kendini ve tasarım ilkesini açıklamaktadır.                         




1  -Birkiye, A., (2005), “”ben sıkıldım” trendi”, Vs. Trend Zorlu, (14): s.12
 DDA Reklâm Ajansı’nın trendler konusunda yaptığı “ipucu” adını taşıyan sosyolojik boyutlu araştırma sonuçlarıdır. 
3   Elle, (2008), “Barbara Kennington Trend Kursundan Modanın Geleceğine Bakış”, Kasım 2008

0 yorum:

Yorum Gönder