8 Ocak 2011 Cumartesi

Kendi içimize dönüp “bunlar beni nasıl etkiliyor?” demeliyiz.


Tarihler üzerinde tartışılabilir olsa bile, yıkıcı olayların etkisiyle oluşan “geleceğe yönelişin” dayandığı eğilimler, bugün tarihte olduklarından daha nettir.

Her zamankinden daha çok yıkım ve kıyımın, yüzyıllık felaketlerin yaşandığı 21. yüzyılın ilk çeyreği içerisinde, bizler dünyanın hiç olmadığı kadar globalleştiği bir dönemde yaşamaktayız. Bu nedenledir ki, herhangi bir yerde olan deprem, akşam haberlerinde salonumuza, tepkilerimiz internet aracılığıyla dizimizin üstündeki ekrandan tüm dünyaya iletilmektedir.

Kendilerini yaratım aşamasında ortaya çıkardıklarıyla ifade eden tasarım odaklı bireyler, tüm duygularını tasarılarıyla ve yaşam stilleriyle iletmektedirler.

Yaratım duygudur, gelecek de öyle.


Geleceği kimsenin tahmin edemeyecek olmasına karşın, birçok sonuçlara gebe temel süreçler toplumsal eğilimlerin yönünü belirlemektedir. Temel oluşumlardan ve lider gruplardan yola çıkılarak makul beklentiler üzerine düşülmesi ve hazırlanılması gereken olgulara varabiliriz. Bu geleceğe yönelişin zor yanıdır.

Tüm sosyal olaylar önce bizleri,  ardından bakış açılarımızı ve yaşam stillerimizi değiştirerek yansımaktadırlar. Sürekli değişen dünya karşısında, üzerinden geçilmesi gereken birçok detay kendini yenilemektedir.

Kendi içimize dönüp “bunlar beni nasıl etkiliyor?” demeliyiz.

0 yorum:

Yorum Gönder