6 Ocak 2011 Perşembe

~Tasarımda Toplumsal Tepkilerin Dilini Anlayabilmek~


Gruplardaki algıyı değiştiren tüm olaylar, yeni eğilimlerin yani trendlerin oluşmasındaki önemli faktörler olmaktadırlar.
 Örneğin 21.yy doğal afetler, ölümlerle dolu bir dönem oldu ve bunun davranışlarımıza, tasarımlarımıza bir yönde etkisi mutlaka olacaktır. İlerleyen yıllar da bu etkilerin toplumsal davranışlarda ve nihayetinde yaşam, tasarım, sanat ve iç mimarlıkta
yansımaları doğrudan ve dolaylı olarak, geleceğe bu perspektiften bakmayı bilenler için açıkça ortaya çıkacaktır.  

 

İnsan odaklı tasarımı kuşkusuz, içinde bulunduğu toplumun ekonomik ve kültürel değerlerinden soyutlamak olanaksızdır.
 Çağın düşünce, bilim, toplum yapısı kültürü ve teknolojik gelişmeleri hakkında bir fikir sahibi olunmadan sanatını, mimarisini ve mekan tasarımlarını anlayabilmek imkansızdır. Aynı;
14. ve 18. yy Rönesans, Barok,Rokoko ve Romantizm,
19. yy Realizm ve Sembolizm,
21.yy İlişkisel sanat,video oyun sanatı,
akımlarını kendi dönemleri içinde değerlendirmemiz gerektiği gibi.

Tarihsel süreçler içerisindeki belirli dönemlerin gelişme ve değişimleri incelendiğinde,  geniş kitleleri etkileyen sosyal olayların sonucundaki toplumsal eğilimlerin, akımların hayata geçişlerindeki etkileri göz ardı edilemeyecek kadar belirgindir.  Bu akımlar o dönemin toplumsal eğilimlerinin ortak kabul görmüş davranış ve ifade biçimleri yani modern terimiyle dönemin TRENDleridir.
Örneğin, II. Dünya savaşından sonra ortaya çıkan “sürrealizm” gerçeküstücülük akımı; insanın bir anlamda anlık ruhsal çelişkileri, karşı çıkmaları ve buna benzer tepkileri sanata yansıtması sonucunda doğmuştur. Salvadore Dali’nin en güçlü temsilcilerinden olduğu Sürrealistler, Freud kuramını sanatla birleştiren ve ilk uygulayanlar olmuşlardır.
POP ART, II. Dünya savaşından sonra meydana gelen köklü değişimlerin bir getirisidir. Tüketimi çekici hale getirmek için reklamlar, renkli afişler, hatta resimli dergi ve romanlar kullanılmaya başlanmış, Claes Oldenburg bu sanatın öncüsü olduğu Pop Art Sanatı tüketime yardımcı bir reklam aracı olarak doğmuş, gelişmiştir.
                          
Çevremizde gördüğümüz tüm tasarımların da geçmişin etkileriyle tasarlanmış olmaları gibi iç mekân tasarımında; desenler, seçilen renkler, mobilya tasarımının tüm ayrıntılarında görebileceğimiz biçimsellikte,  eskiden gelen tecrübeler doğrultusunda büyük değişimler yaşanmaktadır.

İçerisinde bulunduğumuz 21.yy modern yaşamın keşfiyle rahat bir yaşam tarzına doğru geçiş olmuştur ve kimsenin vazgeçmek istemeyeceği yaşam standardı haline gelmiştir. Rahatlık ve konfor önem kazanınca, firmalar konsept değiştirmiş ve reklamlar bu yönde değişmeye ve sanatsallaşmaya, tüm bu hisler de tasarımlara yansımaya başlamıştır.
21.yy  modern yaşamın keşfinin yanında, savaş, afet ve daha pek çok kötü olaylar nedeniyle, rahat yaşam tarzlarımız sadece kapalı mekanlar içinde sınırlı kalmaktadır. Günümüz insanı mum ışığında rahat bir koltuğa atıp, günün yorgunluğunu kocaman yumuşak kanepelerinde atıyor olabilir ancak, kesinlikle güvende hissetmemektedir.


Gruplardaki algıyı değiştiren tüm olaylar, yeni eğilimlerin yani trendlerin oluşmasındaki önemli faktörler olmaktadırlar.
Örneğin 21.yy doğal afetler, ölümlerle dolu bir dönem oldu ve bunun davranışlarımıza, tasarımlarımıza bir yönde etkisi mutlaka olacaktır. İlerleyen yıllar da bu etkilerin toplumsal davranışlarda ve nihayetinde yaşam, tasarım, sanat ve iç mimarlıkta
yansımaları doğrudan ve dolaylı olarak, geleceğe bu perspektiften bakmayı bilenler için açıkça ortaya çıkacaktır.  
 Yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren; yaşam stillerinden, mimari ve sanata kadar pek çok alanda hakim olan karamsar bakış ve korkuların artık tepkisel toplum hareketlerine dönüştüğü görülmektedir. Artık , dünya genelinde meydana gelen en ufak bir olgu bile, geniş çaplı bir kaygı ve davranış değişikliği yaratmaktadır.

Hayvanlara karşı işlenen suçların ciddi artış göstermesi, hayvan koruma derneklerini daha ilgi çekici hareketlere yönlendirmektedir.

Karamsarlığımızın, korkularımızın tepkisel toplum hareketlerine dönüşmesinin tasarım yönlendirmelerine, Moma’nın büyük çaplı sergisi “SAFE”, en iyi örneklerdendir.  “SAFE: Design Takes On Risk" ; en bilinenden en sıra dışı olanlarına, insani tüm korku ve endişelerin, tasarım yaklaşımlarının birer parçası olduğu nesnelerden oluşmaktadır. Web üzerinden, farklı tasarlanmış sanal sergi sayfasında,insan bedenini ve zihnini tehlikeli veya stresli çevrelerden korumak, acil durumlarda etkili olmak, en net enformasyonu vererek, bir konfor, güvenlik hissi sağlamak amacıyla tasarlanan 300'den fazla modern ürün ve prototiple tasarımın tüm formları bulunmaktadır.
Alışıla gelmişin dışındaki bakış açısıyla tasarlanan, düşünce ve hikâyelerini günlük iç mekânlar, mobilya ve ürün tasarımları ile birleştiren Wouter Geens’in, Ekim 2005'te düzenlenen Hollanda Tasarım Haftası'nda ki, mobilya/ürün koleksiyonunu “Küçük şeyler, Öfkeli düşünceler” sergisidir. Kargaşa içindeki hayatlarımızda sayısız 'nesne'nin anlamını keşfetme arayışına giren bu tasarımlar; deneyimlediğimiz “Öfkeli düşüncelerimizin”, o anda çevremizde bulunan “küçük şeylerle” yeniden zihinlerimize metaforik
olarak dahil oluşları ele alınmaktadır.




“This Never Happened”, Wouter Geens/   “Bu asla olmadı”
           Kötü olayların anlık bir zaman içerisinde gelip geçtiğini ancak geride hep izler bıraktığını, bizlerinde aslında kalan bu izlerin etkisi altında kaldığımızı anlatan, sergideki bir kavga sonrası yaşanmış olan şiddeti gösteriyor.



                                               “Schizofrenia”, Wouter Geens  / Şizofreni
    Artık bir anlamda mecburda kalarak evlerimize kapanmamızın bir süre sonra etrafımızdaki, bize ait ve muhtemelen severek aldığımız tüm mobilyalara bakış açımızın, dış dünyada olup biten şiddet olayları karşısındaki şizofrence bir düşünceyle, üstümüze gelen bunaltıcı, kişilikli hatta tehditkar olmaya başlamalarını betimliyor.


0 yorum:

Yorum Gönder